Geçen gün keşke bunu daha önce bilseydim dediğim yeni bir şey öğrendim daha doğrusu fark ettim arkadaşlar. Bunu paylaşmak istiyorum sizinle. Son günlerde çok şiddetli baş ağrısı yaşıyordum. Ne yaparsam yapayım geçmedi. İlaç da fayda etmedi. Sonra nasıl oldu bilmiyorum ama topraklanma düşüncesi uyandı içimde. Hemen bahçedeki bir avuç toprağa dokundum. Yerler çok ıslaktı yalınayak duramadım tabi sadece avuç içlerimle temas ettim. İnanır mısınız 15 dakika sonra kuş gibi olmuştum. Nasıl ya nasıl ya diye kendi kendime söyledim. Çünkü kaç gündür ne uyuduğumdan ne yediğimden hiçbir şey anlamıyordum, boynum omuzlarım ve başım sürekli gergindi ağrıdan ve dolayısıyla aşırı keyifsizdim, artık ilaç da almak istemiyordum. Çünkü bir sürü magnezyum ve ağrı kesici bile fayda etmemişti.
Evin içinde Evraka diye bağıracaktım, hani Arşimet hamamdayken suyun üstündeki sabundan hamam kabının suda batışından bir şey keşfediyor, sıvıların dengesi kanununu buluyor, o heyecanla hamamdan “Evraka!” yani “ Buldum !” diye bağırarak çıkıyor, onun gibi bende bu aydınlanmamın etkisi, heyecanıyla “Buldum” diye gezindim etrafta. Abartma Elif demeyin Kaç gündür acı çekerken bu kadar basit bir şeyin bana şifa olmasının şaşkınlığı ve heyecanıydı bu. Aslında topraklanmanın öneminden hep bahsedilir, ama ben deneyimleyerek gerçek anlamda anladım, göz ardı ettiğim bir bilgiymiş.
Bizim beynimiz bedenimiz, elektrikle çalışıyor, etten deriden görünmese de sinyal kesilince tak gidiyoruz. En amiyane tabir bu diyebilirim. Üzerimizdeki elektrik ve ağır metal fazla olunca demek ki bedenimiz hata veriyor. Ağrı sancı veya gerginlik olarak yansıyor bize. Kedim Sabiha bana ne zaman dokunsa hemen çıt çıt diye sesler geliyordu, kazağınızı çıkarırken de olur ya çıtır çıtır sesler. O minnoşumda benden kaçıyordu. Oradan ne kadar da elektrik yüklü olduğumu anlamalıydım.
Günlük hayatımda herkes gibi yaşıyorum telefon bilgisayar ve arasına avm ziyareti hepsi bu. Belki bunlar modern dünya da fazla olmayan şeyler, bir yere kadar gerekli de ama eksik olan şey topraktan uzak kalışımız. Ben ki köyde büyüdüm, toprakla haşir neşirdim. Ancak neredeyse 15 senedir şehirdeyim kırsala uzakta yaşıyorum.
Şöyle bi geçmişe baktığımızda toprak, medeniyetin beşiği olmuştur. İlk insanlar, elleriyle toprağa dokunarak yiyeceklerini yetiştirdi, barınaklarını inşa etti. Ama sadece fiziksel bir bağ değildi bu, bir varoluş biçimiydi. Yalınayak, işlerini yapıyorlardı.
Sonraları ayakları korumak için çeşitli ayakkabılar icat edildi. 1960’lı yıllara kadar olan yakın geçmişte ise gerçek deri ayakkabılar kullanılıyordu. Bu ayakkabılar insanın toprakla temasını devam ettirdi ve ‘topraklama’ yapılmasını sağladı. Ancak 1960’lardan sonra tüm dünyada farklı materyaller ve yüksek tabanlı ayakkabılar kullanılmaya başladı. Bu da insanoğlunun bu doğal antioksidan etkiden faydalanmasını engelledi. Şimdilerde hepimizin çeşit çeşit ayakkabıları var, iyi güzel hoş seviyoruz. Zaten şehirdeyiz çoğumuz, ayakkabısız duramayız değil mi, ama topraktan bu denli uzak kalmak acaba bizim için iyi mi?
Bir düşünelim isterim, kaçımız her gün toprağa değiyor? Lükse dönmedi mi bizim için bu. Bahçeli ev almak kiralamak kolay mı? Yürüyüşe çıktığımızda, kaç kez çıplak ayakla toprağa basıyoruz? Benim aylar oldu neredeyse. Geçen hafta ağrı kesici almak yerine topraklanınca hissettiğim o rahatlamayı size anlatamam, daha önce fark etseydim keşke diyorum, biraz üzüldüm doğanın iyileştirici gücünü hafife almışım göz ardı etmişim, ama hemen ben saati aktivitesi olarak topraklanmayı kendim için önceliklendirdim ve rutine ekledim.
Peki, topraklama tam olarak vücudumuzda nasıl gerçekleşiyor? İngilizce de İki tabir kullanılıyor: earthing (topraklanma) ve grounding (köklenme). Bunlarla ilgili kitaplar yazılmış, Bir sürü araştırma ve deney yapılmış.
Çeşitli nedenlerle vücudumuzda serbest radikaller dediğimiz zararlı maddeler birikiyor. Serbest radikaller ise kanserden damar tıkanıklığına kadar birçok hastalığa neden olabiliyor. İşte bu noktada topraklama devreye girerek serbest radikaller aracılığıyla vücutta bozulan dengeyi düzeltiyor. Ayrıca enflamasyon dediğimiz bir illet var, yani kronik iltihaplanma da birçok hastalığa zemin hazırlıyor. Kanserden tutun diyabete, alzheimer kadar.
Araştırmalar bize gösteriyor ki toprakla temas enflamasyonu da azaltıyor ve vücutta hücre bazında fayda sağlıyor. Bu müthiş bir şey ve neden doktorlar reçeteye bunu da eklemiyor? Hatta şöyle bir iddia da var Az önce bahsettiğim gibi 1960’larda ayakkabılarda farklı materyaller kullanılınca ve topraklanamayınca enflamasyon yani iltihaplanma oranı artmış insanlarda. Günümüzde kist problemi ve hormon dengesizliği yaşamayan kadın sayısı o kadar az ki, ve buna bağlı olarak stres ve ağrı yaşanıyor. Toprakla bağlantı kurmak bunlara da iyi geliyormuş, semptomlarını neredeyse sıfırlıyor deniliyor çalışmalarda. Burası beni çok etkiledi çok fazla kadın dinleyicim var, biliyorum. Bunu dikkate almakta fayda var.
Ayrıca bağışıklığı yükseltiyor ve bana göre en önemlisi stres seviyesini azaltıyor. Kan akışı ve canlılığı olumlu etkileyerek daha iyi uyumamıza da yardım ediyor.
Toprakla temas etmenin, ruhumuzda ve bedenimizde yarattığı değişimi modern bilim de kabul ediyor. Ama bize pek çaktırmıyor bunu, fazla duyurmuyor. Bölüm bitince neden böyle dediğimi düşünmenizi isterim. Toprak, sadece üzerinde hayatımızı kurmak için değil, zihnimizi ve bedenimizi dengelemek için de var.
Size bir örnek vereceğim. Hani Yıldırım düşüyor ya bazı yerler ve hepimiz korkarız evimize ya da üzerimize yıldırım düşmesinden. Ancak Toprağa yıldırım düşmesi çok iyi bir şeymiş. Çünkü toprak pozitif enerji oluyor, yıldırımın o negatif enerjisini emerek çok güçlü elektrik akımı oluşturuyormuş. Ve bu sayeden bitkiler döllenip, büyüyebiliyormuş. Toprakla her temas hali bizdeki o negatif ağır enerjiyi nötrlüyor, dengeliyor. Doğadan gelen şifayı biraz göz ardı ediyoruz. İşte yeryüzü ile sık sık temas halinde olsak birçok rahatsızlık belki ortaya çıkmayacak bile. Duygu durumumuz daha dengeli olacak ki bu çok önemli duygular davranışımıza ve rutinlerimize yansır, hayat kalitemizi direk etkiler.
Bununla ilgili ilgimi çeken bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum, dünyanın da bir kalp atışı var bir frekansı var bir enerjisi var buna Schuman rezonansı ya da frekansı diyorlar. Biz topraklandığımızda aslında dünyanın bu frekansıyla da uyumlanıyoruz ve dengeleniyoruz. Sonuçta yaşayan bir organizma olduğumuz için enerjimiz dengelenince bu da hayatımıza olumlu yansıyor. Bazen dolunaylardan tutulmalardan etkileniyoruz, çünkü vücudumuz sudan oluşuyor ve doğa olayları az ya da çok bizi etkiliyor. Bazıları buna katılmıyor ama bence bilimsel bir tarafı var bunun. İşte o dönemlerde de topraklanmak yine bizi rahatlatacaktır.
Açıklamalarda size iki tane 15 dakikalık 2 tane belgesel linki bırakıyorum, onları izlemenizi çok isterim, O videolarda gördüğüm bir şey vardı, bir bebek sebepsizce ağlıyor, anne her şeyi yapıyor ama doktorlar da çare bulamıyorlar. Ve anne bebeğini kucağına alıp bahçede çıplak ayak yürümeye başladığında bebek susuyor. Ayakkabı giyip yürüdüğünde bebek tekrar ağlıyor. Annenin bedeni nötrlenince bebek de aslında nötrleniyor, sinir sistemi de rahatlıyor otomatik olarak ve uykuya dalıyor
NELER YAPACAĞIZ?
Tarlada çapa yaparken hareket eden, toprağa basan, güneş gören, doğal, katkısız ve ilaçsız tarım ürünleriyle beslenen bir dünyadan ne yazık ki çok uzaklaştık. Tarım ülkesinde yaşasak da. Babam çiftçi ama o da plastik çizme giyiyor toprağın içinde olsa da o da pek faydalanamıyor.
Ama yine de sürdürebilir küçük adımlar önemlidir. Bizim ilk işimiz her gün toprağa basmak olmalı. Her gün en azından yarım saat, çıplak ayakla toprak, çimen, kum üzerinde yürüyün. Yürüyemiyorsak ağaçlara dokunabiliriz. Şehirde yaşayanlar için bu belki biraz zor olabilir ama en azından bir parka gidip çimlere basmak bile fark yaratır.
Başka bir yöntem ise, bahçeyle uğraşmak ya da saksıda bitki yetiştirmektir. Ellerinizle toprağa dokunmak, doğayla bağınızı güçlendirebilir. Bence test etmeye deneyeme değer. Küçük adımlar, büyük değişimlerin kapısını aralayabilir. Bir ay düzenli topraklanıp nasıl hissedeceksiniz nerelerde iyileşme yaşayacaksınız gözlemleyelim derim.
Eğer bu da mümkün değilse, topraklanma minderi ya da çarşafı gibi teknolojik çözümler de mevcut. Ben kullanmadım bir şey diyemiyorum ama işe yaradığını birçok videoda izledim. Yaz tatilinde deniz kum güneş olayına ciddi anlamda ihtiyacımız var, bütçemize uygun bir şekilde bunu planlayabiliriz. Ben bunun etkisini arkadaşlarımda görüyorum, uzun süre deniz kum tatili yapan arkadaşlarım çok rahatlamış ve kafayı toplamış olarak alışmaya dönüyorlar. Ben daha çok kültür turizmi sevsem de artık sağlıklı kalabilmek adına yaz için böyle bir tatil planlamasına girişeceğim sanırım.