İlişkilerde Kazanan Kişi Olmak / Mikelanj Etkisi

“Herkese merhaba! Ben Saatine hoş geldiniz ben Elif. “Sevgiliniz, eşiniz sizi bir sanat eseri gibi şekillendiriyor mu, yoksa yontarken çatlatıyor mu?  Ben ilişkilerimde hiç değişmiyorum ve kimseyi de değiştirmiyorum da diyebilirsiniz. Bakalım hangi kategoriye giriyoruz görelim..

Psikolojide “Mikelanj Etkisi” diye bir fenomen var: Tarafların birbirlerinin kişisel gelişimini sağlayarak onları bir heykel gibi şekillendirmeleri anlamına geliyor.  Yani partnerlerin birbirlerinin en iyi versiyonlarını ortaya çıkarma çabası. Bu kavramın adı, sanatçı Michelangelo’dan esinlenerek ortaya çıkmış. Michelangelo’ya soruyorlar  “Nasıl bu kadar güzel heykeller yapabiliyorsunuz?” diye,  “O güzellikler zaten taşın içinde var, ben sadece taşlardaki fazlalıkları atıp içindeki güzelliği çıkarıyorum.’’ Demiş ünlü usta.

Nasıl ki Michelangelo mermerin içindeki figürü açığa çıkarmak istiyor, Mikelanj etkisi ile eşimiz sevgilimiz bizim gelişimimize, potansiyelimizi açığa çıkarmamıza destek mi oluyor yoksa köstek mi oluyor, gelin birlikte irdeleyelim.

Mikelanj Etkisi’ni Gündelik Hayatta Nasıl Gözlemleriz?

“Sen aslında bir yazar olmalısın!” deyip sizi kitap yazmaya teşvik eden bir partneri örnek verebiliriz.

Mesela, sabahları erken uyanmak zorunda kalan bir eş için, partneri her akşam saat 10.00’da ışıkları kapatıyorsa, eşlerden birinin vejetaryen olduğu ilişkide, diğeri ona da uygun yemek hazırlıyorsa, yine eşlerden birisinin işi daha çok çalışmayı gerektiriyorsa ve partneri onu motive ediyorsa, buralarda da mikelanj etkisi var diyebiliriz.

Eskilerin de dediği gibi üzüm üzüme bakarak kararır tabirini bu etkiyi açıklarken kullanabiliriz.

Mesela eşiniz  kitap okumayı çok seviyor. Evin bir köşesini kendine küçük bir kütüphane yapmış. Her gün o köşeye geçip kitabını okuyor.  Belki de çocukluğundan beri süre gelen bir alışkanlık olmuş onun için. Kitap okumakla arası pek olmayan diğer taraf, eşinin bu alışkanlığına önceleri anlam veremiyor belki ama  zamanla fikrini değiştiriyor. Ve artık eşi ile birlikte bazı günler köşelerine çekilip kitap okumaya başlıyor. Bu da bir mikelenaj etkisi.

Özetle partnerler, birbirlerinin güçlü yanlarını görür ve bu güçlü yanları destekler. Eleştirmek, değersizleştirmek ya da değiştirmeye zorlamak yerine, bireyin kendi potansiyelini ortaya çıkarmasına olanak tanırlar.

Aslın bu süreç, kişinin hem ilişki içinde hem de bireysel olarak kendini gerçekleştirmesine katkı sağlar. Bu yönüyle çok kıymetli. Her insanın tüm hayallerini ve isteklerini gerçekleştirip, olmaya çalıştığı bir ‘İdeal Benliği’ vardır. İnsanın en yakını tarafından yüreklendirilmesi  çok başka bir enerji ve motivasyon veriyor. Uzmanlara göre partner tarafından iyi yönlerimizin desteklenmesi de ilişki içinde güvenli bağ kurmamızı da sağlıyor ve sağlıklı  ilişkinin de ömrünü uzatıyor.  Baktığımızda birden fazla kazancımız var bu noktada.

Şimdi Mikelanj etkisinin yanı sıra ben ilişkilerde şunu çok önemsiyorum. Win win mi? Yani kazanan ve kazandıran bir ilişki mi yaşıyoruz. Sadece tek tarafın kazandığı bir ilişki pek de sürdürülebilir olmaz değil mi? Biraz da bencillik bu bana kalırsa.  İlişkilerde kazanan olmak için de sorumluluk almalıyız. Bu nasıl olur? İlişkimizde iyi bir takım arkadaşı olarak.

Uzun ve sağlıklı ilişkileri gözlemlediğimde hep bu sonuca varıyorum. Partnerler zor anlarda, ekonomik problemler, ailevi sorunlar ya da birbirlerine delice kızgın öfkeli oldukları bir noktada biri diğerinin zaafını açığını hala örtebiliyor, eşinin partnerinin sınırını, hakkını koruyorsa işte bu ilişkilerdeki iyi bir iş birliği var demek. Hatta benim geçinmeye gönlüm var bunu da hareketlerimle gösteriyorum demek bu bana göre. Tabii ki bu iki taraflı olmalı. Sapla samanı ayırabilmeliyiz, bunun içinde iki tarafın olgunluğu önemli. Tabii ki günlük ve flört ilişkilerinden bahsetmiyorum, evliliğe gider gitmez bilemem ama sağlıklı bir ilişkinin ömrü de biraz bizim olgunluğumuza bağlı sanki.

Buna ek olarak bir taraf gelişmeye odaklıysa, diğer taraf da olduğu gibi yaşayayım hayatı derse ki böyle çok örnek var, burda görünürde bir problemi yoktur ancak zamanla aradaki makas açılır.  Ve kişilerde bu bahsettiğim mikelanj etkisi de yoksa mutlaka bir tarafta doğal olarak sıkılmalar başlayacaktır.

Bu etkiden bahsederken, dikkat edilmesi gereken şey, bir partnerin diğerini idealize etmek yerine gerçekçi bir şekilde desteklemesi gerektiğidir. Aksi takdirde, kişi kendi arzularını partnerine yansıtabilir ve bu da ilişkide baskı yaratabilir. Erkek arkadaşım istediği için kilo vermek değil ben daha sağlıklı ve iyi hissedeceğim için kilo verirken erkek arkadaşım destek olmalı. Eşimin partnerimin ticarete kafası çalışıyor ve bu alanda belki bazı girişimlerde bulunacak, ve onun bu alandaki zekasını, girişimini, denemelerini desteklemek de olabilir.

Herkesin ilişki dinamiği hikayesi yaşam şartları farklı olduğu için buradaki örnekler değişecektir.

Burada en riskli nokta, çiftlerden birinin diğerini kendi kafasında yarattığı en iyiye doğru yönlendirme çabası oluyor. Partnerinin kusurlu ve zayıf olarak bulduğu bir yönü varsa, onu sürekli yüzüne vurarak onu yontmaya çalışıyor. Bu desteklemek değil, burada en önemli nokta şu, partnerinin kusurlarına odaklanarak onu kendi istediği yöne doğru şekillendirmek değil, partner ile etkileşim halindeyken süreç içinde iyi olana doğru evrilmektir.

Mikelanj Etkisi Sağlıklı Bir İlişki İçin Neden Önemlidir?

  • Destekleyici bir ortam sağlar : Partnerler birbirlerinin kişisel hedeflerine ulaşmalarını desteklediğinde ilişki daha sağlam bir temele oturur. Ben doğuya atandığımda çok fazla orta yaş yeni atanan öğretmen anne ile tanıştım. Bir sene eşlerinden ayrı kalarak ekonomik özgürlük için bir doğu ilinde kimi küçük çocuğuyla kalıyor. Buna destek olan bir eşin olması çok kıymetli.
  • Güven inşası: Partnerlerin birbirine güven duymasını ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.
  • Bireysel ve ortak gelişim de sağlıyor: Her iki taraf da bireysel olarak gelişirken aynı zamanda ilişkiyi de güçlendirir. Win- win (kazan- kazan) ilişkisi yani kazan kazan olayı gerçekleşmiş oluyor.

Şunu hep söylerler, en çok görüştüğün 5 kişinin ortalamasısın. Bunun bilimsel yanı ayna

Bir düşünelim mi, ilişkilerde kazanan ve kazandıran kişi miyiz?