Bilinçaltımızın Gücüyle Hayatımızı Nasıl Değiştirebiliriz?

“Bütün düşünceler birer duadır ve bütün dualara yanıt verilir. İster olumlu, ister olumsuz olsun.”  Herkese merhaba Ben Saati’ne hoşgeldiniz, ben Elif. Kütüphanede kitap seçerken elim James Jensen’in “Bilinçaltı Zihninizin Gücü” adlı eserini gitti bu cümleyi okuduğumda kitabın içeriğini merak edip hemen aldım. 

Kitabın merkezindeki fikir şu: “Düşünceleriniz, kaderinizi şekillendirir.”  Bu gibi cümleleri biz esasında son yıllarda çok duyuyoruz.

“Gün boyunca ne düşünürseniz yüreğinizin, en derininde neye inanırsanız, dilinizden sık sık hangi kelimeler dökülürse ona dönüşürsünüz, düşündüğünüz inandığınız ve, hissettiğiniz her şey bilinçaltına kazınır ve bilinçaltınızı neyle, beslerseniz gün sonunda kişiliğinizde ve yaşamınızda  önünüze o gelir,” diyor yazar. Ve şunu da ekliyor:

“Yaşadığınız tüm deneyimler olaylar,  içinde bulunduğunuz koşullar ve eylemleriniz , ilişkileriniz, finansal durumunuz bilinçaltınızın, düşüncelerinize verdiği tepkilerdir. Unutmayın sizin değil bilinçaltınız neye inanıyorsa derinlerde hayatınızda onun yansımasını görürsünüz. Çoğu insan koşulları ve durumları onların üzerinde çalışarak değiştirmeye çalışır, halbuki dış koşullardan önce o koşullar ve beğenmediğiniz durumlarla ilgili duygu ve düşüncelerinizi değiştirmelisiniz.” James Jensen bilinçaltının canımızı sıkmasından bizi korkutmasından ziyade işlerimizi yoluna koymak, daha fazla refah içinde yaşayabilmemiz için çok çok güçlü bir araç olarak kullanabileceğimizi kitap boyunca anlatıyor. Verdiği teknikleri de kullanan, sporculardan, sanatçılardan tutun CEO’lara ve tabii sıradan insanlardan olağanüstü sonuçlar alan bireylere kadar pek çok örnek var. Ortak noktaları neydi?

👉 Hepsi, bilinçaltlarını yeniden eğitmişlerdir.

Bu noktada telkinlerin, olumlamaların ciddi anlamda insanın hayatını değiştirebileceğinden bahsediyor. Bunu şöyle izah ediyor, beni burda ikna etti diyebiliriz.

Jensen’e göre, zihnimizin %90’ı buzdağının suyun altındaki kısmı gibi çalışır: görünmez ama yönlendirici. Bilinçaltı, düşüncelerimizi, duygularımızı, alışkanlıklarımızı ve hatta bedenimizin işleyişini kontrol eder.

Ve işin en çarpıcı tarafı şu; Bilinçaltınız, doğru komutlar verildiğinde sizin için mucizeler yaratabilir. Korkularınızın üstesinden gelmede, zenginleşmenizde başarıyı yakalamakta, iyi bir ilişkiye sahip olmada yani aklınıza gelebilecek bütün arzularınıza ulaşmada size müthiş bir araç olur. Ama olumsuz inançlarla doldurulduğunda, kendi başarılarınızı sabote eden bir sisteme dönüşebilir. Peki bilinçaltındaki duygu düşüncelerimiz nasıl oluşuyor? 

Tabii ki çocukluk yıllarında bilinçaltı yazılım sistemimiz çalışmaya başlıyor, bilinçaltı programımız şekilleniyor. İlk gençlik yıllarınızda duyduğunuz bir söz, maruz kaldığınız bir korku, tekrar tekrar yaşadığınız başarısızlık duygusu… Hepsi bilinçaltında depolanıyor. Ve bir gün bir karar verirken, bu eski sesler sessizce kulaklarına fısıldıyor:
“Bunu yapamazsın. Bu çok zor. “Yeterince iyi değilsin,” gibi gibi sesleri hepimiz az çok duyuyoruzdur içimizde.

Ama işin iyi yanı şu: Bu iç ses, bu bizi sabote eden düşüncelerimiz eski bir yazılım ve bu  yazılım yeniden programlanabilir. Yazar Jensen’a göre “Bu programlar değiştirilebilir.”

Zihin nötrdür. Ona “Sen başarısızsın” da desen, “Sen harikasın” da desen; ikisini de gerçek kabul eder.
Soru şu: “Sen kendine ne söylüyorsun?”

Bir taraftan da sizlere soruyorum? Hayatınız hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendinizle ilgili genel fikriniz nedir? İşiniz, ilişkiniz, bedeniniz bunları aklınıza getirdiğinizde hangi düşüncelerle tanımlarsınız, yada ne  belirir zihninizde. Kendinizi güzel yakışıklı, talep edilen başarılı, sağlıklı biri gibi görüyor musunuz? Kendinize verdiğiniz negatif etiketler neler? Korkularınız neler? Asla yapamam dediğiniz şeyler mesela. Ben uzun süre araç kullanırken ya ben şurda beceremiyorum burda süremiyorum derken uzun süre pratik sürecimi baltalamıştım. Bu konuda kendimi zihnimde çok hırpaladığımı fark ettim ve bu meselede kendime biraz yumuşak davranmaya, yaparsın, hallolur diyerek trafiğe çıkmaya alıştırdım. Az önce size sorduğum soruların cevaplarına geri dönelim. 

Zihinde tutulan her düşüncenin yani kafamıza takılan, sürekli düşündüğünüz şeyler, ki bunların çoğu da istemediğimiz şeylerdir ya korkularımızı düşünürsek, kaçındığımız şeyler, onları kafamızda döndürdükçe beynimize, bilinçaltımıza komut veriyoruz. Çünkü bilinçaltı, duygusal yoğunlukla beslenir ve tekrarlarla programlanır. Olumlu ya da olumsuz gün içinde ki en basit konuşmalarla bile onu programlıyoruz.  Ne verirseniz, hangi sözü, cümleyi verir, iç sesinizle neye maruz bırakırsanız onu çoğaltır. Çünkü işi bu.  Verilen emri sorgulamadan gerçekleştirilmek zorunda kalır. 

Heleki “Ben” diye başladığımız tüm cümleleri hemen doğru kabul ediyor, ve sizi o cümlelerinize göre  şekillendiriyor. “Ben tembelim,” derseniz öyle oluyorsunuz, benim dikkatim dağınık derseniz bunu da geneller ve kabul eder.  Hani şöyle diyoruz ya “İnsanları yargılamayın, etiketlemeyin,” ama kendimizi o kadar çok etiketliyoruz ki farkında değiliz. Sık sık söylediğimiz şeyleri bir zaman sonra inanmaya başlıyoruz. 

James Jensen’a göre oto telkin ve olumlamalarla çocukluktan gelen olumsuz programları, negatif düşünceleri olumluya dönüştürebiliriz. Çünkü baskın düşünceniz neyse ona inanmaya başlarız bu yüzden de kendinizle ilgili neye inanmak istiyorsanız yatmadan önce veya uyanır uyanmaz, bilinçli zihniniz yani sorgulayan yanınız devreye girmeden kendinize telkinlerde bulunun. Kitapta zihinsel tekrarlar, imgeleme çalışmaları ve pozitif telkinler sayesinde kendi iç programınızı yeniden yazabilirsiniz. 

Ama kitapta beğendiğim bir başka nokta daha var. İnsanın benlik algısı ne kadar güçlüyse yani kendini ne kadar değerli görüyorsa kendini seviyorsa diğer alanlarda da refahının artmasını daha kolay sağlıyor. Çünkü kendini değerli hisseden biri güzellikleri bolluğu zenginliği başarıyı da hak ettiğine inanır. O yüzden olumlamalarda önce kendinizi kabul etmek, değerli görmek ve koşulsuz olarak sevme üzerine çalışın yatmadan önce bununla ilgili olumlamaları sık sık söyleyerek uyuyun deniliyor. Gün içinde de aksi düşünceler gelirse hemen zihninizde negatif düşünceyi olumluya değiştirmenin önemli olduğu belirtiliyor. Yani o an  “Ben çok şanssızım,” dediniz mesela, hemen durun bunu içinizde değiştirin, “Hayır, benim şanslı olduğum alanlar çok, bu deneyimin de bana güzel kazançları olacaktır,” gibi daha yumuşak cümlelerle düşüncelerinizi yönetin diyor. Bana göre bu biraz şöyle kendi sesimizle oto hipnoz yapıyoruz aslında. Ve mantıklı da geliyor. İnsan kendi sesini yadırgamaz hem öyle değil mi ? Kendinize aptal beceriksiz yetersiz gereksiz vs. diyorsanız, bu tarz cümlelerle şaka bile yapmayın bilinçaltımız çok alıngan ne kapıyor, hemen üstün alıyor sonra uğraşıyoruz işte bakın. 

Eğer sorununuz varsa çözümünü de bilinçaltından yatmadan önce isteyebilirsiniz deniliyor. Çünkü bilinçaltı bizim esasında bilge yanımız,  daha önce fark etmediğimiz çözümü bize gösterecektir eğer çözüm önünüze gelmezse ona tekrar sorun ve “Bana anlayabileceğim şekilde cevabı göster,” deyip bırakın deniliyor.  Bu gece sorup yatma tekniğini bazı yazarlar da kullanmış. Bazıları bilinçaltıyla çok ciddi irtibat halindeymiş. Mesela Mozart beste yapmaya 3 yaşında başlıyor,  “Ben bestekar değilim müzik bana geliyor ben onu notaya geçiriyorum,” diyormuş. Ve notaları yazınca hiç üstünden geçmez düzeltmezmiş, yeniden yazmazmış. Yani mümkün mü düzeltme yapmadan bir eseri ortaya çıkarmak?

Bazı  yazarlar da bilinçaltına komut vererek iyi satacak  bir macera romanı ya da öykülerin siparişini verirmiş uyumadan önce ve bunu da itiraf ediyorlar. Mark Twain da bunlardan birisi, Emerson da.

Para konusunda da örnekler veriyor yazar, şöyle bir olumlama önermiş sizinle paylaşayım:

“Ben zenginim” olumlaması yerine “An be an refahım artıyor diyebilirsiniz,” diyor yazar. Bu ifadeler parayla ilgili negatif eski inançlarınızla çakışmaz ve zihninize bolluk berekete alıştırır. Başarı ve bolluk kelimelerini gün içinde 4-5 dakika sık sık söyleyin, sadece bu kelimeleri söylemeniz bile algınızı değiştirir diyor. Özellikle bu iki kelime bilinçaltının dönüştürücü gücü yüksekmiş. Korkularınız varsa da yine olumlamaları telkinleri kullanabilirsiniz.

Bilinçaltını Nasıl Hizmetkâr Yaparız?

Bilinçaltınızı yeniden programlamanın anahtarı, üç temel unsurda saklı:

Olumlama ve telkinlerle birlikte zihnin en güçlü aracı olan imgelemeyi kullanmalıyız.
Gözlerinizi kapattığında, kendini başarıya ulaşmış, o hedefi gerçekleştirmiş, korkuyu yenmiş gibi hayal edebiliyor musunuz? İşte o görüntü, bilinçaltının yeni rotası olur.

Bu, hayal kurmak değil. Bu, zihne yeni bir gerçeklik tanımlamaktır.Komut vermektir.
Ve bunu tekrar tekrar yaptığında… Bilinçaltın seni oraya doğru çekmeye başlar. Hislerle pekiştirmek. Bu kitabı bence mutlaka okumalısınız ben çok az bir kısmını ele aldım. 

Yazımı bitirirken sizi, Ben Saatini’zde kendi zihin aynanızdan kendinize bakmanıza davet ediyorum.  Her gün birkaç dakikanızı, kendi iç konuşmanızı gözlemlemeye ayırın.
Kendine ne diyorsun? Hangi cümleler tekrar ediyor? Unutmayın, “Bütün düşünceler birer duadır ve bütün dualara yanıt verilir. İster olumlu, ister olumsuz olsun.” 

 

https://open.spotify.com/episode/5LiJMNbF5cOEabgzJhx8Ph?si=607f18defd5e4818

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir